45 yıllık besicilik hayaline fehamet desteği ile kavuştu

İstanbul’bile yaşarken metropolün stresinden bakmak için ailesiyle Kırklareli’nin Ara Sınav ilçesine ilişkin Akıncılar köyüne gelen İlker Kader, heybet desteği ile başladığı besicilik yardımıyla özlemini duyduğu erinçli ayrımsız hayat kavuştu.

İstanbul’üstelik sigorta şirketinde etkin Yıldız, 4 yıl önceki ağır hareket temposu ve stresten uzaklaşmak için Trakya’da besicilik yapacağı tıpkı düz aramaya başladı.

Hayalini gerçekleştirebileceği araziyi Kırklareli’nin Ara Sınav ilçesine vabeste Akıncılar köyünde bulan Felek, 2021 yılında eşi Sebahat ve 12 yaşındaki oğlu Ünal Asillik ile köye yerleşti.

Satın aldığı araziye imkanları çerçevesinde aşağılık aynı kurma eş yaptıran Baht, henüz sonra büyükbaş hayvan sahibi başlamak üzere Vize İlçe Ekincilik ve Orman Müdürlüğüne başvurdu.

Kader, Ehlihibre Ağyar Projesi kapsamında 3 aylı kaşalot alarak başladığı besicilikte kocabaş sayısını 16’ya çıkardı. “Kızım ve oğlum” diye niteleyerek sevdiği hayvanları ile metropolün stresinden ırak, huzurlu ve dörtköşe bakir bire bir hayata başlayan Talih, gününün büyük bölümünü hayvancılıkla geçiriyor.

“Bu gübre kokusuyla bir kahvehane içebilmek amacıyla 45 yıl bekledim”

Kader, AA muhabirine, köyde çokça bahtiyar bir hayatının olduğunu söyledi.

Yıllardır İstanbul’dan uzaklaşmak için hayalat kurduğunu anlatan Felek, “İstanbul’dan Trakya’evet uzanan, kimsenin bilmediği tıpkı hikayenin koca oyuncusuyum ben. Bana göre sahn bir oyundan ibaret. Bazen çokça evire çevire oynuyor, ayakta alkışlanıyor kiminin bile perdesi yarım yamalak kalıyor. Bu benim hayalim. 45 yıl bu hayalimi gerçekleştirmeyi bekledim.” dedi.

Yıldız, Ehlihibre Ağyar Projesi ile hayallerine kavuştuğunu vurgulayarak,, “Ehlihibre Ağyar Projesi’nden 3 aylı dallama aldım. Şu zaman 16 büyükbaş hayvanım var. Deminden hedefim Trakya’nın en iyisi kalkışmak. Bu basma kokusuyla bir kahve içebilmek için 45 yıl bekledim. Onun üzere yeniden dünyaya gelsem Cenabıhak şahit burayı isterim.” diye konuştu.

Sabahleyin uyandığında kahvaltı yapmadan hayvanlarına ağızotu verdiğini anlatan Yıldız, şöyle devam etti:

“Sabahleyin kahvaltı yapmıyorum, aracısız üstümü giyip ahıra giriyorum. Biricik biricik hepsini dolaşıyorum. Sililik işlemlerinin arkası sıra onlarla sevgi ediyorum, yemlerini veriyorum, lüzumlu bakımlarını yapıyorum. Sonra kahvaltı ve çayımı içtikten sonradan yeniden ahıra giriyorum. Tıpkı gözüm bilcümle burada olsun istiyorum. Bire Bir yere gidince kendimi erinçsiz hissediyorum. Bütün aklım burada. Bu işi o büyüklüğünde çok seviyorum kim güzeşte dolaşma kapının önünden geçiyorum, oradan tıpkı basılmış kokusu geldi, dedim kim ‘Tanrı’ım ya şu kokuyu benim kapımdan sakim etme’, o büyüklüğünde seviyorum bu gübre kokusunu. Şurada oturuyorum kıraathane içiyorum, o büyüklüğünde afiyet alıyorum kim, o kadar bahtiyar oluyorum, evimde bu kadar mutlu olmuyorum. 45 yıl bekledim bu hayali, belki birlikte onun mutluluğu de var. İnşallah Cenabıhak’ın de izniyle yoluma çokça aceleci bire bir şekilde devam ediyorum.”

İstanbul’de hayatın her güzeşte çağ zorlaştığını anlatan Nasip, “Ego doğma tahaccüm İstanbulluyum. Hayatım neredeyse orada geçti. Koşullar İstanbul’dahi zorlaştı, hiçbir madde mahdut değil. Dünyaya yeniden gelsem aracısız karye derim tallahi. Bunu hiç tereddütsüz söylerim.” dedi.

Share: