Yüksek Öztrak: Dedikleri Kabilinden Ortada Tıpkısı ‘Kopuş’ Var. Ama ‘Epistemolojik’ Değil, Hükümetin Milletten Kopuşu

CHP Sözcüsü Üstün Öztrak, AKP iktidarının iktisat politikasını Kaynak ve Maliye Bakanı Nureddin Bitkisel’nin sözleri üzerinden eleştirerek, “Bunlarda konu çok amma derde umar yöntem bulunmayan. Olur, dedikleri üzere arasında benzeri ‘kopuş’ var. Ama ‘Epistemolojik’ değil, hükümetin milletten kopuşu” dedi. Öztrak, Mersin’deki saldırıyla ilişkin üstelik “O dolaşma Hak Bakanlığı’nın kayıtlarında ‘gazeteci’ olarak güzeşte o teröristin misil fariza emri, 4. Mahkeme Kararı Paketi’nde getirdiği afla Tayyip Erdoğan vasıtasıyla verilmiştir. Amma bundan sonra milletimize usanç geldi. Berduş kokular artık katlanılamaz noktaya ulaştı” diye niteleyerek konuştu.

CHP Umumi Başbuğ Yardımcısı Faik Öztrak, CHP Biçim Yönetim Kurulu (MYK) bugünkü toplantısının ardından CHP Umumi Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Öztrak, toplantıda şunları söyledi:

“Zaman, Şekil Umumi Heyet toplantımıza geç başladık. Umumi Başkan’ımız geçmiş akşam ezanı Ankara’birlikte hunharcasına katledilen sanat emekçimiz Öz Saygı Şener’in cenazesine katıldı. Biz de sanatçımıza Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır diliyoruz. Bu elem olay kadar, olayın failleri üstelik milletimizi dehşete düşürdü. İkisi Say Bakanlığı’nda müfettiş, biri üstelik TAİ’de mühendis. Bu görüngü, benzeri taraftan bile devletteki çürümenin konkre bire bir örneği. Bu memurları devlete kim aldı? Kimin torpilleriyle kamuda işe girdiler? Bu soruların da yanıtlanması geçişsiz.

Meclis’imiz, üç maaş aranın ardından 27. Devir 6. Teşri Yılı çalışmalarına başladı. Yıpranmamış yasama yılının milletimize ve millet iradesinin tecelligahı Türkiye Balaban Millet Meclisi’mize kıvrak olmasını diliyoruz. Türkiye Iri Millet Meclisi, milletimizin sözüdür, kalbidir, ikbalidir, istikbalidir. Kurulduğundan bu yana hep milli meselelerin görüşülüp tartışıldığı ve çözüme bağlandığı yegane adrestir. Cumhuriyet Altını’imiz, meşruiyetini Meclis’imizde cisimleşen kavim iradesinden almıştır. Emperyalizme karşı savaşçı Gazi Meclis’imiz, dünya parlamentoları arasında müstesna aynı yere sahiptir.

Ancak bugün milletimize dayatılan, ucube saray rejimi, sair yegâne nefis rejimlerin yaptığını yapmış, öncelikle kavim iradesinin tecelligahına saldırmıştır. Ucube rejimin kenar taşları, 20 Temmuz sivil darbesiyle döşenmiştir. Meclis’imizin ve milletimizin sesi kısılmaya çalışılmıştır. Ancak milletimiz, bu bir tane kişilik vesayet rejiminin cebinden şüphesiz eksilttiğini ve geleceğini elbet çaldığını, kısa sürede yaşayarak görmüştür. Vatandaşlarımız, bu kötü oyunun müelliflerini sandığa gömmek üzere devir saymaktadır.

Milletimiz, Cumhuriyet Altını’imizin ikinci yüzyılını, Kuvayı Milliye’den, Anadolu ve Rumeli Muhafaza-i Ünsiyet Cemiyeti’nden, 1. Meclis’in bir numara grubundan neşet eden iri önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘İki iri eserimden biridir’ dediği Cumhuriyet Ahali Partisi’nin ve demokrasi aşığı ortaklarının iktidarıyla karşılamaya hazırlanmaktadır.

ERDOĞAN’IN MECLİS AÇILIŞINDAKİ KONUŞMASINI ELEŞTİRDİ

Erdoğan’ın eskimemiş yasama dönemi açılışında Meclis’te yaptığı müracaat, ucube saray rejiminin milletin dertlerine elbet bigane kaldığını, milletten kuşkusuz koptuğunu benzeri yol elan ortaya koymuştur. Sarayın milletin dertlerine deva olmaktaki kifayetsizliğini tıpkısı kat daha tekmil çıplaklığıyla göstermiştir. Erdoğan, kürsüye Reisicumhur sıfatıyla davet edilmiş, ama DÜRÜST Parti’nin umumi başkanı namına konuşmuştur. Üzerine aldığı görevi tarafsızlıkla adına vermek amacıyla namusu ve şerefi üzere ettiği yemini bire bir kez elan çiğnemiştir.

Meclisin açılışı, bu ülkenin yeryüzü şişman açığının ‘tarafsız benzeri cumhurbaşkanı açığı’ olduğunu ayrımsız kez elan göstermiştir. Yokluktan, yoksulluktan illallah fail vatandaşlarımız ‘Yeter artık’ diyerek figan ederken sarayın kibirlisi, milletin gözünün içine baka baka, ‘Yokluk, meskenet sorununu ortadan kaldırdık’ demiştir. Milletin aklıyla kortej etmiştir. Paramızı pul eden, milletin satın alma gücünü eriten Erdoğan, on paralık yüzlü yüzlü mübayaa gücü paritesiyle milli sağlık hesaplarına girmiş, milletten şüphesiz koptuğunu göstermiş, milletimizin sinirlerini zıplatmıştır.

Meclis kürsüsünden milletimize masallar anlatan Erdoğan, bundan 11 yıl ilk bu ermiş millete, gelirini 2023’te 2 trilyon dolara tarh, Türkiye ekonomisini dünyada genişlik balaban 10 ekonomi arasına sokma sözünü verdiğini hiç hatırlamamıştır. Ülkemizi dünyanın yer büyük 20 ekonomisi liginden zahir düşürdüğünden alay bile etmemiştir. Milletimize üstenme ettiği 2 trilyon doları 867 milyar dolara hastalık düşürdüğünü açıklayamamıştır. Milletin cebine koyamadığı 1 trilyon 133 milyar doların hesabını vermemiştir.

200 LİRANIN ALIM GÜCÜNÜN NASIL DÜŞTÜĞÜNÜ ANLATTI

(200 lira banknotu göstererek) Bu 200 lira banknot, önce tedavüle çıktığı 2009’birlikte 132 dolar alıyordu. Bugün takkadak 11 dolar alabiliyor. 200 liranın satın aldığı 121 dolar nereye gitti? Kimlerin cebine gitti? ‘Paranın itibarı, milletin itibarıdır’ diyordunuz. O zaman paramızın itibarını illet sıfırladınız? Ülkemiz, el üzere tıpkısı milyoncu pazarına döndü. Temas madde ele çap, millete pahalı.

Amma bu rezaletin müsebbibi Erdoğan, aynı yandan paramızı pul ederken aynı yandan üstelik millete masal anlatıyor. Sorumluluğu olmayan yetki, serbestlik değil serkeşliktir. Sıkılma, insanın cevherinde olan bir özelliktir. Bu nedenle yılışıklık, bir anda kesafet çalmaz. Birike birike huy haline dirimlik. Ama arkadaşlık haline gelirse eş bundan sonra utanmazlığından birlikte utanmamaya başlar. Hangi efsus ki zaman, utanmazlığından on paralık utanmayan benzeri dümen hareket başında.

Sarayın kibirlisi hamiş, ‘Enflasyonu tansık ayrımsız süratle düşürme kabiliyetine sahibiz’ diyor. ‘Şecaat yeryüzü ederken sirkatin söylemek’, bu olsa lüzumlu. Mademki enflasyonu düşürme kabiliyetine sahipsiniz, enflasyonun acun rekorları kırmasına neden izin verdin? Enflasyonu azaltmak için bozukluk tıpkı şey yapmadın? Milleti hayat pahalılığına ezdirmişsin, şimdi çıkıp, ‘Enflasyonu şaşırtacak müstacelen düşürebilirim’ diyorsun. Düşür o zaman, elini markajcı mı var? Bu neyin havası, neyin cakası?  Bu millete gareziniz ne?  Bilcümle söylüyoruz; ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz’.

‘Faiz etmen, pahalılık netice’ dediler. Eylül ayında yüzdelik 19 olan tabela faizini yüzdelik 12’ye indirdiler. O gün yüzde 19 olan tüketici enflasyonunu zaman yüzde 83,5’e sıçrattılar. Tüketici enflasyonu, 1998 Orak Ayı ayından bu yana genişlik faziletli seviyesine daha çok. Üretici enflasyonu, yüzdelik 151,5 ile Cumhuriyet tarihi rekorunu kırdı. İstanbul Ticaret Odası’na göre İstanbul’daki enflasyon yüzdelik 107. ENAG’a bakarak ise Türkiye’deki pahalılık yüzdelik 186. Hem şişkinlik hem üstelik TÜİK’in enflasyonuyla diğerleri arasındaki farklar, henüz geçmiş tek görülmemiş seviyelere artık.

“TÜKETİCİ ENFLASYONU ÜÇE, TÜKETİCİ ENFLASYONU BEŞE KATLADI”

Erdoğan, 2002 böylelikle hükümete geldiğinde bitiren enflasyonu yüzde 29,7, yetiştirici enflasyonu yüzdelik 30,8 idi. 20 yıl sonraları hükümetten giderken mütemmim enflasyonunu üçe, üretici enflasyonunu beşe katladı. Bunlar birlikte TÜİK’in ağır makyajlarına rağmen. Nereden nereye?

İşin kötüsü, turpun büyüğü bibi heybede. Üretici ile mütemmim enflasyonu arasındaki kibrit, 68 puanla tekrar Cumhuriyet Altını tarihi rekorunu kırdı. Atom Çekirdeği para şişkinliği göstergeleri üstelik rekor kırıyor. Tarımsal girdi fiyatları almış başını gidiyor.

Sonuç aynı yılda, kaurit tutkalı gübresinin fiyatı yüzde 208, DAP gübresinin fiyatı yüzde 175, traktöre konacak mazotun fiyatı yüzdelik 216 arttı. Besi yemi fiyatındaki çoğalma yüzde 113, benzin yemi fiyatındaki artış yüzdelik 116 oldu. Bu fiyatlarla dikici tarlasına kuşkusuz girecek?

Bu beceriksizliğin müellifleri çıkıp, ‘epistemolojik kopuş’, ‘nero tutum’, ‘heterodoks yöntem’ diye niteleyerek zırvalayarak, yarattıkları yıkıma bahane takmaya kalkıyorlar.

TÜİK fiyatlarıyla son benzeri yılda, kumpir yüzdelik 170, şeker hastalığı yüzdelik 164, süt yüzde 127, makarna yüzdelik 113, savsaklamak yüzde 98, dana hitit yüzdelik 91, peynir yüzdelik 89 bindirim gördü. Evlerde zindelik tarifesine göre yüzdelik 95 ila 200, doğal gaz ise yüzdelik 164 zamlandı. Savaşın olduğu Ukrayna’da şişkinlik yüzde 24, işgalci Rusya’birlikte yüzdelik 14,5. Türkiye’üstelik, makyajlı haliyle yüzdelik 83,5. Takabiliyorsanız buna benzeri mazeret takın bile görelim. Bunların kabil dediği safsataya göre, faiz inince Türk lirası derece kaybedecek, ihracat ithalattan acul artacak, aut açık kapanacak, rezervler dolup taşacak, Türk lirası derece kazanacak, şişkinlik dahi düşecekti. Bu safsata neticesinde hoppadak son tıpkısı yılda enflasyon dörde, 12 aylık aut ticaret açığımız ikiye katlandı. Ağustosta dış ticaret açığımız 11 bilyon doları, geçmiş 8 aydaki dış tecim açığımız ise 73 milyar doları aştı. Temas ikisi da rekor kırdı.

“HÜKÜMETİN MİLLETTEN KOPUŞU”

‘Dolup taşacak’ denen döviz rezervlerimiz erimeye devam ediyor. Sonuç ayrımsız haftada kemiksiz döviz rezervimiz 2,5 milyar dolar azaldı. Suret Bankası döviz kasasındaki berrak, 55 bilyon 400 milyon dolara ulaştı. Bunlarda konu haddinden fazla amma derde ilaç yöntem namevcut. Olur, dedikleri kabil beyninde bire bir ‘kopuş’ var. Ama ‘epistemolojik’ değil, hükümetin milletten kopuşu.

Milletin halini görmeyen, sesini duymayan esrar yorgunu Saray’ın enflasyonu düşürmek üzere yapabileceği benzeri şey namevcut. Bunu yapacak kadroları da namevcut, vizyonları yok. Enflasyonu budamak için biricik umutları var; TÜİK’in makyajları ve ara ayından itibaren ortaya çıkacak temel etkisi. Amma vatandaşlarımız için ayrımsız madde değişmeyecek.

Fiyatların artış hızı baz etkisiyle bire bir süre düşse birlikte faziletli kıymet etiketleri yerel durumunda duracak. Hayat pahalılığı ölümsüz kalacak. Lafı uzatmaya, TÜİK verisi kabilinden eğip bükmeye lüzum yok. Bu Hükümetin milletin derdine deva olacak hali kalmamıştır. Bunlar gitmeden enflasyonun dahi maltalık pahalılığının da düşmesi cins değildir.

“85 MİLYON, BİR APAZ BESLEME İÇİN ÇALIŞIR KUZULUK GELDİ”

Sayıştay raporlarına göre Saray’ın sabık yılki masrafı 3 milyar 710 milyon 801 bin 546 lira. Bu ermiş milletten, evine paketlemek alırken, yavrusuna benzin alırken kesilen vergilerden seçkin Allah’ın haset 10 milyon liralık, Saray’a ve saray sosyetesine muktebes. Bu hükümet, vatandaşa dünyayı yurt etti. Kendilerine, beslemelerine, yandaşlarına cennet eyledi. 85 milyon yurttaş, saray ve onun ayrımsız apaz beslemesi amacıyla meşgul kuzuluk geldi.

“SPK, MANİPÜLASYONA SEYİRCİ KALDI”

Demincek, kasa gelmeden kazanın dibini sıyırmaya uğraşıyorlar. İşte borsada yaşanan son tutkun. Sayın Genel Komutan’ımız birçok sefer uyardı. ‘Gözüm üstünüzde’ dedi. Buna rağmen Sermaye Piyasası Kurulu ve Borsa İstanbul, iki aydır borsadaki manipülasyona seyirci kaldı. Ama hangi antlaşma ki skandal patladı, amme kaynaklarıyla zararın üstünü kapatabilmek için devreye dercetmek zorunda kaldılar. Nihayet SPK, cemaziyelevvel manipülasyonun sorumluları karşı hem cürüm duyurusunda bulundu hem birlikte cezai işlemleri başlattı. Ama ‘Bad-el harab-ül Basra’, Basra yıkıldıktan bilahare esbak olsun. Üç ilkokul yandaş cebini doldururken binlerce tezyifkâr yatırımcının canı yandı.  Buradan SPK yetkililerine deşelemek geçişsiz. Mademki manipülasyon yaptığını düşündüğünüz şahıslar üzerine cürüm duyurusunda bulunabiliyor, nakdî ceza ve borsada iş ika yasağı getirebiliyordunuz, iki kamer bozukluk beklediniz? Elinizi ki tuttu? Bitkisel Bakan pespaye yatırımcıya ‘gel gel’ yapıp borsada silkelenmelerine şalter olacak tweetler atarken nerelerdeydiniz?

“BİZİM VATAN SEVGİMİZİN ZEKATI BİLE DENSİZ MÜFTERİLERE AŞKIN GELİR”

İşte bu çürümüş dümen, benzeri taraftan kazanın dibini sıyırmaya çalışırken tıpkısı taraftan üstelik çaresizliklerini alalamak için dek peşinde koşuyor. Dek kurmakta, tıpkısı devir ortakları olan FETÖ’ye taş çıkartıyor. Güzelim ülkemizi George Orwell’in 1984 romanına çevirdiler. Ülkede gür olan, iyice olan, akilane olan hangi varsa takla attırdılar. Ucube saray yönetimi, milletimizi, cehaletin tehlikeli, savaşın hazar, köleliğin hürriyet olduğuna inandırmaya çalışıyor. CHP ile terör kelimesini beraberinde getirecek kadar zıvanadan çıktılar. Sazak’dahi ağır yıldırı örgütünün tehlikeli saldırısını CHP’yle ilişkilendirmeye kalktılar. Trolleri yaygara kopardı, gazeteleri manşetler attı.

Hain darbe girişimini eniştesinden öğrenenler, bu defa bile ellerinde DNA raporu olduğu halde ‘Teröristin kimliğini taksiciden öğrendik’ deyip partimize intizam kurmaya kalktılar.

Yetmedi, alacak yönetimiyle Sazak Büyükşehir Belediyesi’ni bile şehremaneti çalışanlarını üstelik erzel terör saldırısıyla ilişkilendirmeye kalktılar. Utanmadılar, martir çocuğunu PKK’lı diyerek tayin ettiler. Arsızca CHP’ye, ‘Milli güvenlik sorunu’ diye niteleyerek yüklendiler. Tıpkısı kendinize elkızı! Tığ Cumhuriyet Altını El Partisi’yiz. Bizim yurt sevgimizin zekatı bile densiz müfterilere aşkin dirimlik.

“PİŞMAN EDERİZ”

Saray da yanaşmaları da kurtuluşun ve kuruluşun partisi, bu gururlu mirasın sahibi CHP’nin adını ağzına alırken haddini hududunu bilecek, iki el düşünecek. Yoksa pişman ederiz. Aynı dahi Napolyon’un ‘kusursuz dönek’ diye niteleyerek tanımladığı döneminin Fransa İçişleri Bakanı Fouche’nin 21. yüzyıldaki saray versiyonu atama İçişleri Bakanı var. Bu Fouche bozuntusu, on parmağında on yağız, Genel Başkan’ımıza kirini, pisini bulaştırmaya kalkıştı. Kendisinin orduyla, duyu örgütüyle kavgasını partimiz ve Umumi Başkan’ımız üzerinden yapmaya kalktı. Ne demiş atalarımız; ‘Bildiğini yer, ibret alsınlar; bilmediğini sus, âdem sansınlar’.

“FOTOROMAN DERHAL İSTİFA ETMELİDİR”

Bu fotoroman icra vekili, Genel Başkan’ımızı, fotoroman çevirmeye alıştığı suçlularla karıştırmasın. Yine söylüyorum, pişman ederiz. Fotoroman Icra Vekili cürmümeşhut yakalanmıştır, derhal çekilme etmelidir. aksi hâlde, bu ülkenin sunma zübük, yeryüzü densiz, arz hadsiz, yeryüzü iftiracı saray memuru namına tarihe geçecektir.

“YÜZDÜKLERİ BATAKLIĞIN DİBİ BUCAĞI YOKTUR”

Seçimlere beş altı beş on kaldı. Biliyoruz kim saray ve şürekası, iktidarda ara vermek için seçme şeyi yapabilir. İçinde yüzdükleri bataklığın dibi, sonu, ucu, bucağı yoktur. Bunu elan önce dahi yüz kere gördük. Bu yetersiz mızıkçıların Haziran 2015 seçimlerini elbet nakız ettirdiğini, Suruç ve Ceylanpınar saldırılarıyla başlayan süreçte basık terörü zahir fırsata çevirdiklerini, 2015 Kasım’ındaki seçimlere bu ülkenin zahir götürüldüğünü hep birlikte deneyim ettik. 2019 mahalli hile seçimlerinde da millet iradesini gasp etmeye çalıştılar. Amma milletimizin attığı sillenin sesi Fizan’dan duyuldu. Bu üstelik kulaklarına hırızma olsun.

Bunlar için kuvvet, hizmet üzere benzeri çevirgeç değil, garaz. Bunlar, kuvvet için teröristle Oslo’da pazarlık masası dahi kurar, terörist başının mektubundan say da reçete. Yıldırıcı başının kardeşini büyüklük televizyonuna dahi çıkarır. Icabında papaz elbisesi dahi giyer. Sonradan üstelik kazanç kendilerinden apayrı herkesi, ‘milli asayiş sorunu’ car şayan. Dedik ya bunlardaki arsızlık bildirme katmerlisinden.

“TERÖRİSTİN MISIL EMRİ ERDOĞAN TARAFINDAN VERİLMİŞTİR”

BU ARADA, ağır yıldırı örgütü tek gereksiz durmuyor. DNA testi ortaya çıkınca ‘Söylenen terörist bizdedir, görevinin başındadır’ diyerek meşruhat yapıyor. Videolar çekiyor. Buradan celi seçik söylüyoruz. O aktarılma Adalet Bakanlığı’nın kayıtlarında ‘gazeteci’ yerine sabık o teröristin öğün fariza emri, 4. Hâkimiyet Paketi’nde getirdiği afla Tayyip Erdoğan aracılığıyla verilmiştir. Ama imdi milletimize usanç geldi. Berduş kokular çıktı katlanılamaz noktaya ulaştı.

Dün, Altılı Masa’yı oluşturan partilerin sayın genel başkanlarının ortak açıklaması, Türk siyasetinde şok bire bir merhalenin başlangıcıdır. Siyasi yelpazenin haddinden fazla değişik yerlerinden mevrut altı parti, bu ucube rejimin ülkeye verdiği zararı görmüştür. Ayrılıkları benzeri kenara bırakarak vatan, millet ve demokrasi aşkıyla bire bir araya gelmiştir. Milletin masası, esbak yepyeni ve güçlendirilmiş ayrımsız milletvekili sistemi bu ülkeye aktarmak üzere yapılacakların nöbet haritasını çıkarmıştır. En kısa sürede kamuoyuna açıklama kararını da almıştır.

“OTOKRASİ DEĞİL DEMOKRASİDEN YANAYIZ”

Milletin masası, Ege’bile Türkiye- Yunanistan dengesinin Türkiye aleyhine bozulması karşısında ve Rusya’nın Ukrayna’nın bazı bölgelerini ilhakı üzerine da kemiksiz tavrını ortaya koymuştur. Sadece 13. Cumhur Reisi’nı fark etmek amacıyla lüzumlu oyu değil, benzeri zamanda Meclis’te Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e intikal üzere İhtiyaç mahsus çoğunluğu sağlama kararlılığını de açıklamıştır. Kat bellidir, doğrultu bellidir. Siyasi tarihimizin farklı ve doğru damarlarından gelen şeş parti namına bizim benimsediğimiz mebde ve değerler bellidir. Biz, otokrasiden değil, demokrasiden yanayız.”

“BİZ ERDOĞAN’A GÜVENMİYORUZ. ERDEMLI SEÇİM KURULU’NUN DÜĞMEYE BASMASINI BEKLİYORUZ”

CHP’li Öztrak, basının sorunlarını bile yanıtladı. Öztrak, intihap takvimi konusundaki soruya, “Tığ, Erdoğan’a güvenmiyoruz. Yüksek Intihap Müesses’nun düğmeye basmasını bekliyoruz. Güzeşte ağustos ayında enflasyonun belini kıracağını söyleyen ama sonra enflasyonu yüzdelik 83,5 çıkarıp milletin belini facia Erdoğan’a artık hangi biz hangi birlikte milletimiz inanır. Tavsiyemiz, siz bile inanmayın” dedi.

Share: